Makale - Teknik Bilgi

Su Kaynakları

Bahadır SALİH

Yeryüzünün en büyük bölümünü su oluşturmaktadır. Bunun yanında insan yaşamının en önemli kaynağı da sudur. İlkel dönemlerden bu yana şehirler suyun yoğun bulunduğu bölgelerde kurulmuştur. Bunun yanında su insan yaşamının en önemli kaynağı olduğu gibi ekonomik faaliyetlerde de en önemli kaynaklardan biridir. Turizmden tarıma, ağır sanayiden gıdaya her alanda olmazsa olmaz bir kaynak olan suya ulaşım için çeşitli yollar kullanılmaktadır. Su kaynaklarının çeşitliliği de ulaşım yöntemlerinin belirlenmesinde önemli bir etkendir.

Yeryüzünün önemli bölümünü su oluşturmuş olsa da su kaynakları çoğunlukla son kullanıma uygun değildir. İnsan kullanımına uygun olan tatlı su kaynakları tüm suların %5’inden daha azdır. Bu suların yine büyük çoğunluğu buzullar ve kar yığınları gibi erişilemez noktalardadır. Bunun yanında içilebilir kalitede olan su kaynakları dahi birçok üretim prosesinde işlem görmeden kullanılamamaktadır.

Tatlı su kaynakları yeryüzü üzerinde eşit dağılımda bulunmamaktadır. Bazı bölgelerde kolay elde edilebilir durumda bulunurken, bazı bölgelerde açılan kuyular yoluyla yeraltı kaynaklarından elde edilmektedir. Bu kuyuların derinlikleri de bölgesel olarak değişmektedir. Özellikle Afrika ülkeleri gibi hem su kaynaklarına ulaşımın zor olduğu hem de ekonomik zorluk yaşayan bölgelerde su ihtiyacı insan ömrünü ve yaşam kalitesini derinden etkileyecek boyutlara gelmektedir. Su kaynaklarına ulaşım sıkıntısı yaşayan kesimler arasında ekonomik şartları yeterli olan bölgelerde tuzlu suların arıtılması, atık suların geri kazanılması ve depolama ile suyun korunması yollarıyla sorun giderilebilmektedir.

Yeryüzünde bulunan tatlı suların erişimi mümkün olmayan bölümü göz ardı edildiğinde yaklaşık %1’i yüzey sularından %99’luk kısmı yeraltı sularından oluşmaktadır. Bu sebeple suların yer altı kaynaklarına doğal sızıntı yollarıyla dönmesi önem arz etmektedir. Gelişen nüfus ve şehirleşme sonucunda bu durum olumsuz etkilenmektedir. Bunun sonucunda yeraltı kaynaklarından suya ulaşabilmek için daha derin kuyular açılması gerekmektedir. Oluşan maliyetler insani kullanımdan, üretim proseslerine tüm alanlarda olumsuz etki göstermektedir.

Kıyı kesimlerinde su tüketim yoğunluğu suya ulaşım zorluğu kadar önemlidir. Yeraltı sularının doğal yollarla kaynaklarına geri dönmesi tamamlanmadan su tüketiminin hızla devam etmesi durumunda yeraltı kaynaklarına tuzlu su bulaşımı başlayacaktır. Bulaşım hızına göre ise yeraltı kaynakları tuzlu su kategorisinde değerlendirilecek düzeye gelebilmektedir.

Yeraltı suları sızıntı yoluyla kaynak noktasına ilerlerken yapısına mineral katarak veya tuzlu suyun bulaşımı ile saflıktan uzaklaşmaktadır. Ancak yüzey sularında özellikle şehirleşmenin yoğun olduğu bölgelerde dış ortam tozlarına ve hava kirliliğine daha fazla maruz kaldığından ağır metal ihtivası ve çözünmüş askıda kattı madde daha fazla olmaktadır.

Hepimizin bildiği gibi küresel ısınma kaynaklı buzullar eriyerek okyanus sularına karışmaktadır. Buzullar yerküredeki akarsuların bir çoğunun da ana kaynağı olduğundan kullanılabilir su kaynakları miktarı gün geçtikçe azalmaktadır.

Tüm bu sebeplerle tuzlu suyun arıtılarak istenilen üretim veya kullanım kalitesinde ürün elde edilmesi veya atık suların arıtılarak tekrar doğaya verilebilecek ve hatta tekrar kullanılabilecek seviyeye getirilmesi giderek daha da önem kazanmaktadır. Bu sebeple her yıl dünya genelinde desalinasyon tesisleri kapasiteleri katlanarak artmaktadır. Desalinasyon işlemi geçmişte buharlaştırma ve damıtma yoluyla elde edilirken ilerleyen teknoloji sayesinde ileri arıtma teknikleri kullanılarak daha yüksek kapasite ve düşük maliyetlerde yapılmaktadır. İleri arıtma teknikleri içinde günümüzde en sık kullanılan yöntem olarak membran prosesler görülmektedir.

Günümüzde su kullanım maliyetlerinin artması sebebiyle alternatif kaynaklar daha fazla gündeme gelmeye başlamıştır. Burada özellikle büyük ölçekli fabrikalarda su tüketimi için yüksek maliyetler doğarken aynı zamanda atık su çıkışları için de yüksek maliyetler oluşmaktadır. Atık su arıtma tesislerinin çıkış suları belirli parametreleri kontrol edilerek doğaya veya şehir atık su arıtma tesislerine gönderilmektedir. Bunun yerine bu suların ileri arıtma teknikleri ile ham su kaynaklarından daha iyi kalitede su elde edilmesi mümkündür. Dolayısıyla hem su tüketim maliyeti hem de atık su çıkışı için oluşan giderler azalmış olacak, aynı zamanda doğaya katkı sağlanmış olacaktır.

Bunun yanında çatı yağmur sularının toplama kanalları ile depolanması sonucunda düşük iyon yüküne sahip su elde edilebilmektedir. Kullanım yerine göre belirlenen, 300 mikrondan 0,02 mikrona kadar çeşitli hassasiyetlerde kullanılabilecek filtreleme yöntemleri ile çok düşük maliyetlerde su elde edilebilmektedir.

Gri su arıtma sistemleri de bir diğer alternatif su kaynağı olarak öne çıkmaktadır. Hiçbir kimyasal kullanımı ve atık su çıkışı olmadan çalışmaktadır. Bu sayede düşük işletme maliyeti ile ayrıca avantaj sağlamaktadır. Bu sistemlerde besi suyu olarak lavabo, duş ve yer yıkama suları alınmaktadır. Havalandırma ve membran kullanımı ile arıtılan su bahçe sulama, yer yıkama ve rezervuar yıkama suyu olarak insan teması olmayan noktalarda kullanılabilmektedir.

Akar Arıtım, ileri arıtma teknolojileri alanında uzman kadrolarıyla suyunuzu kazanca dönüştüren profesyonel çözümler sunmaktadır. Deniz suyu, göl suyu, akarsular gibi yüzey sularının, yeraltı su kaynaklarının, yağmur sularının arıtılmasında ve arıtılmış atık suların ileri arıtma teknikleri ile geri kazanımında kurulumunu ve işletmesini yaptığı 600’ü aşkın projede edindiği 16 yıllık tecrübe ile hizmet verdiği müşterilerine benzersiz bir deneyim sunmayı amaçlamaktadır.

Bültenimize Kaydolun

Tüm gelişmelerden, yeniliklerden ve fırsatlardan haberdar olun.